Gündem

Cambridge’de Görev Yapan Bayburt’lu Akademisyenden Sitem Var!

Kardeşinin düğünü nedeniyle Bayburt’ta bulunan Sinan Küfeoğlu şehirden ayrılmadan önce Bayburt Medya’ya önemli ve çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Küfeoğlu’nun Bayburt Medya kameralarına yaptığı açıklama şöyle;

“Akademik olarak elektrik  arz güvenliğinde çalışmamın yanı sıra enerji politikaları ve enerji konularında çalışıyorum. Aynı zamanda Avrupa enerji birliğiyle yakından ilgiliyim. Hem Brüksel’de enerji birliği toplantılarına hemde elektrikle enerjiyle ilgili konferans ve sempozyumlara katılıyorum. İlk konferansım 2013 yılında Stockholm’deydi. Oraya yaklaşık 3000 civarında katılan listeye baktığımda, hemen (T) harfine bakarak Türkiye’den kimse var mı diye baktığımda maalesef  Türkiye listede yoktu. İran ve Mısır’lılar vardı ama Türk yoktu.  İkinci konferansta yine aynı manzarayla karşılaştım.

“Türkiye’nin cari açığının en önemli sebebi enerji  ithalatıdır”

Daha sonra Brüksel’deki toplantılara gitmeye başladım. Burada Avrupa’nın geleceği tartışılıyor. Bununla birlikte yatırım fonları projeleri tartışılıyor. 100 milyarlarca Euro’nun havalarda uçuştuğu bir ortamdan bahsediyoruz.  Yüzlerce sektör katılıyor, devlet kurumlarından özel sektörlerden ve üniversitelerden katılımlar vardı. Baktım Türk var mı yine yoktu. Bu toplantıların ana amacı insanların tanışarak ülkeler arasında ağ bilgilerini sağlayarak proje yapmaları ve konsorsiyum kurabilmeleridir.  Türklerin bu ilgisizliğini görünce üzüldüm.

Enerji konusuna geldiğimiz zaman Türkiye’nin bugün bir numaralı konusu cari açıktır. Cari açığın en önemli sebebi ise enerji  ithalatıdır. Bizde enerji  ithalatı yapan bir ülke olduğumuz için cari açık sorunu yaşıyoruz. Ülke olarak bizim enerji olarak kendi kendimize yetebilmemiz lazım.  Bunun için Avrupa dan hem bilgi teknoloji birikimi almamız lazım hem de para kaynağı almamız gerekiyor. Çünkü Avrupa şuan para saçıyor. Türkiye’den kimse olmayınca tabi ki insanlar size para vermez. Ne yapabilirim diye düşündüm ve Türkiye’den üniversitelere yazı yazdım. Durumu izah edip , sizde gelip konuşma yapayım belki bu vesile ile öğrencilerin ilgisini celp ederiz diye.  Hiçbir üniversite cevap vermedi.  Sadece benim mezun olduğum ODTÜ ve Bilkent üniversiteleri davet ettiler. Gidip konuşma yaptım ve önemli derecede  yararlı oldu.

“Başbakan’a yazdım cevap gelmedi ”

Daha sonra durumu detaylı bir şekilde izah eden bir mektubu Başbakan’a yazdım  cevap gelmedi. Enerji Bakanlığına yazdım beni davet ettiler ama enerji işlerindeki uzmanlarla toplantı yapacakmışım. Türkiye’de malum, kararlar tepeden alınıp aşağı doğru indirildiği için benim için hiçbir şey kabul etmeyeceğinden bakan beyle görüşürüm yada gelmem diyerek gitmedim. Daha sonra bakan beyin özel kaleminden arayarak iletişim bilgilerimi istediler. Bilgileri vermeme rağmen aradan geçen bir yıl içerisinde hiçbir ses çıkmadı.

Daha sonra Maliye Bakanımız Naci beye hem mektup yazdım hem de Finlandiya’dan kendisiyle sadece bu konuyu görüşebilmek için buraya geldim. Kendisiyle sadece ayak üstü görüşebildik. Ne yazık ki Naci beyde zaman bulup ilgilenemedi. Sadece  biz yeteri kadar yurt dışında temsil ediliyoruz dedi.

Bir müddet sonra beni İngiltere’den gel çalışalım diye çağırdılar. Enerji hayatın temeli . Şuanda bizim amacımız tüm Avrupa enerji piyasalarını bir araya getirip entegre etmek. Benimde oradaki temel fonksiyonum  Türkiye’yi ittirmeye çalışıyorum. Ama ben Finlandiya temsilcisi olduğum için Türkiye’yi temsil etmiyorum. Hatta bazı tepkilerle de karşılaştım. Fransız bir temsilciyle tartıştık. Sen Finlandiya’dan maaş alıyorsun  ne diye Türkiye’nin çıkarlarını savunuyorsun. Bu hiçte profesyonelce değil dedi.  Bende profesyonel değil Türküm dedim. Yani bu gibi eleştiriler aldım.

“Türkiye olarak ne olup bittiğini bilmiyoruz”

Neler kaçırıyoruz onları anlatalım. Şuanda bütün dünya enerji dönüşümü içerisinde. İklim değişikliği baskısından dolayı biz karbon ekonomisinden düşük karbon ekonomisine geçiş yapıyoruz. Yeniden bir kaynak aktarılacak . Bu dönüşüm ister istemez maliyetli olacaktır. Şuanda Avrupa komisyonu  2010-2020 yılları arasında yıllık 170 milyar Euro yatırım yapacağız. 2020 -2030 yılları arası ise yıllık 200 milyar Euro olacak. Bunlar doğrudan yatırımlar olacak.

Türkiye temsil edilemediği için bize para yok. Ne yazık ki Türkiye olarak ne olup bittiğini bilmiyoruz. Çünkü bilgimiz yok. Son toplantıda bir arkadaşla tanıştım. Adam Japonya’da bir şirketin çalışanı durumunda. Japonya’dan Brüksel’e yollamışlar, görevi neler olup bittiği konusunda rapor tutmak. Ama İstanbul Brüksel’e 3 saat olmasına rağmen biz 3 saatlik yoldan gidemiyoruz.  Ama adamlar Japonya dan gidiyorlar.

“Biz Avrupa Birliği adayı olmamıza rağmen bizim ismimiz yok”

Bizim ortak çıkar projelerimiz var, Avrupa da  ülkeleri bütün enerji hatlarını birbirine bağlamak istiyoruz.  30 milyar Euro’luk parayı da Avrupa komisyonu ödeyecek. Çünkü bu konuda Avrupa komisyonu bütçe açmış durumda. Avrupa komisyonunun internet sitesinde canlı haritası var. Yıllara göre ülkelere olan yatırımları gösteriyor. Orada Yunanistan’dan Kıbrıs’a Kıbrıs’tan İsrail’e elektrik hattı projesi var. Yunanistan’dan Girit ve Mısır’a var, İtalya’dan da Libya’ya var. Libya’nın Mısır’ın İsrail’in Avrupa’yla ne alakası var. Biz Avrupa birliği adayı olmamıza rağmen bizim ismimiz yok. Bu arada unutmadan şunu belirteyim bu paralar hibe olarak verilecek paralardır.

Bizim Bürükselde temsilcimiz olsaydı ,Kuzey Kıbrıs’a bir hat çekip bunun parasını Avrupa dan alabilirdik. Yapmadık ve ilgilenmiyorlar da zaten. Bunun dışında bilgi ve araştırma konusu var. Şuanda yenilenebilir enerji konusunda patentlerin yüzde kırkı Avrupa da . Avrupalılar buna çok para harcıyorlar. Çünkü Avrupa dünyanın en büyük enerji kaynakçısı durumunda.

Şuanda Avrupa komisyonunun düzenlediği yeni bir  projemiz var. Sadece araştırma ve geliştirme –ye ayırdıkları bütçe  80 milyar Euro . Adamların dedikleri şu, Üniversiteler ve devlet kurumları  aranızda konsorsiyum kurun gelin başvurun biz size parayı vereceğiz.  1 ile 2i  milyon euro arası ödenek alıyorlar. Konuyu üniversiteler yazdık cevap yok. Hatta ve hatta Bayburt üniversitesiyle bile iletişim kurduk. Özel kalem ile iletişime geçtik. Ama maalesef Rektör beyle görüşemedik. Projemiz hazır dedik. Tek yapmak istediğimiz Türkiye’den bir üniversiteyi buraya koyalım ve baş vuralık dedik ama istemediler.

“Herkes hayatından çok memnun”

Bizde 6 ay sonra inşallah  Japonya’dan, Finlandiya’dan ve İngiltere’den 3 üniversitenin proje sorumlusu ben olmam kaydıyla bir konsorsiyum kurup başvuracağız. İşin üzüntü verici tarafı ise Makedonya’dan, Bulgaristan’dan, hatta iç savaşın olduğu Ukrayna’daki üniversitelerden bile oraya gidip proje ödeneği alabiliyorlar. Bizim anlı şanlı üniversitelerimiz dahil, bunlar bile gidip ödenek alamıyorlar. Çünkü iletişime geçemiyorlar. İletişime geçmek için oralara gitmek ve o insanlarla konuşmak lazım. Bu konulara ilgi duymuyorlar. Çünkü herkes hayatından gayet memnun. Türkiye’ de devlet mantığı gereği ayın 15’inde maaşımı çekeyim, derse girip çıkıyım, öğrencilerime sınav yapayım bu kadar. Araştırma yapmaya gerek yok. Şuanda İngiltere’de ayda bir kere ders veriyorum, onun dışında tamamen araştırma odaklı çalışıyorum.

“Türkiye’nin bütün şebekesi çöker”

Türkiye’nin elektrik altyapısı inanılmaz derecede çok zayız durumda. Mesela elektrikli otomobillerin sayısı artmaya başladı. Bizim üzerinde durmaya ve anlatmaya çalıştığımız teknoloji geldiğinde Türkiye’yi açık pazar haline getirecektir.  Şuanda Türkiye’deki elektrikli otomobllere teşvik yok. Ama Norveçte var,devlet vergi de almıyor, arabanızı gittiğiniz her yerde park edebiliyorsunuz. Türkiye’de olmamasının temel sebebi ise şuanda 60 bin adet elektrikli otomobilimiz olsa ve aynı anda bunları şarja taksak , Ülkenin bütün şebekesi çöker. Çünkü altyapımız son derece zayıf. Bu kadar zayıf alt yapımız var, Avrupada da bu kadar para var.

“Akademisyenlerimiz Sürekli devletten bekliyorlar”

Bizim devlet kurumlarımız proje geliştirip  oralara gitmesi ve oralardaki insanları ikna etmesi ve konuşabilmesi ve dolayısıyla bu parayı Türkiye’ye getirmesi lazım. Kendileri gitmiyor,bakanlara diyoruz bu insanları zorla gönderin diyoruz ama onlarda ilgilenmiyor. Üniversitelerimizde ödenek yok , akademisyenlerimizin hepsi memur zihniyetiyle çalışıyorlar. Sürekli devletten bekliyorlar. Devlet bize para versin bizde bunu yiyelim. Sonuç olarak cari açığı olan bir Türkiye ve  önünü göremeyen bir ülke var . Şuanda İsviçre 2050’nin enerji alt yapısı planlamasını yapıyor. İngiltere’de biz 2050’yi yaptık bitirdik. Finlandiya 2030’u yaptı. Avrupa birliği 2050’yi tasarlıyor. İrlanda 2050’yi yaptı. Ayrıca  biz İngiltere’de bizim okul 2100 yılının enerji verilerini topluyoruz.

“Millet olarak yaptığımız en uzun vadeli plan akşam yemeğinde ne yiyeceğiz”

Türkiye’de geçen yaz bizim enerji bakanımız çıktı dedi ki 6 ay sonra İstanbul’a elektrik veremeyebiliriz. Türkiye’nin hayat damarı İstanbul. Çünkü bütün ekonominin döndüğü en büyük verginin alındığı yer.  6 ay sonra buraya elektrik verecekmiyiz veremiyecekmiyiz, onu bile bilmiyoruz. Önünü göremeye bir Türkiye var, millet olarak yaptığımız en uzun vadeli plan akşam yemeğinde ne yiyeceğiz. Bu kadar uzun vadeli plan yapabiliyoruz. Bir tarafta biz varız , diğer tarafta 2100’ü planlayan bir İngiltere var. Vizyon farkı, derdimizi bir türlü anlatamıyoruz. Devlet büyüklerimiz ne yazık ki ilgilenmiyorlar. Bu röportajı vermemin temel sebebi ise, belki birileri duyarda bu konuya sahip çıkarlar. Belki de bana azar mı çekerler bilemiyorum. “

Konuşmasının hemen hemen tamamı Türkiye’nin geleceğe yönelik enerji bağımlılığından kurtulması için neler yapması gerektiğini detaylı bir şekilde anlatan ve  milliyetçi bir yapıya sahip şekilde yetiştiğini belirten Küfeoğu,nun  yaklaşık yarım saat süren ve ses getirecek olan konuşmasının tamamını görüntülerde izleyebilirsiniz.


Kaynak: Bayburt Medya

İlgili Haberler

Benzine Bir Zam Daha!!!

Emeklilere Müjdeli Haber

Düzköy Temsilcisi

Gece kulübüne terör saldırısı

Düzköy Temsilcisi

Bir Yorum Yazın

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com